27 Temmuz 2024
Basın DuyurusuDuyurular

KEMAL ÖZER

KEMAL ÖZER / ŞİİRİN SAKİN IRMAĞI

Dilruba Nuray Erenler

                                                                                             “En son umut ölür”

“Türkü silah olmalı ağzında

Silah olmalı elinde bilgi

Yüreğinde inanç silah olmalı

Neresinde olursa olsun

İnsandan esirgedikçe düşman

S a v u n u n m a l ı s ı n     y a ş a m ı” (Sen de Katılmalısın Yaşamı Savunmaya)

dizeleriyle andığımız şair Kemal Özer, 1935 te İstanbul’da  doğdu. Babası Devlet Demir Yolları’nda makinist Sivaslı Mehmet Bey, annesi Balkan Göçmeni bir ailenin kızı Kevser Hanımdır.

İstanbul Erkek Lisesini bitirdi. Edebiyata ilgisi bu yıllarda başladı.

İstanbul Üniversitesi Türk Dili Edebiyatı Bölümü’ndeki eğitimini yarıda bırakıp yazın hayatına hız verdi. O yıllarda  Onat Kutlar, Ece Ayhan, Erdal Öz, Demir Özlü, Doğan Hızlan, Ülkü Tamer ,Hilmi Yavuz gibi sanatçılarla kurduğu dostlukları edebi kimliğini de etkiledi. Bu arkadaşlarıyla -a-  dergisini çıkardı. (1956- 1960) 59 da Kim Dergisi’nde düzeltmenlik yaptı.

1961-1981 yılları arasında Cumhuriyet Gazetesi’ne düzeltmen olarak girip emekli oluncaya kadar çalıştı.

1965-1970 yılları arasında kitapçılık ve yayıncılık çalışmalarını sürdürürken

66-68 yıllarında Şiir Sanatı Dergisi-1972 de -yeni A Dergisi- kurucu  yazarları arasında yer aldı.(Adnan Özyalçıner-Ülkü Tamer -Refik Durbaş İle)

1981-1982 de Karacan Yayınlarında çalıştı( Yazı İşleri Müdürü). 1983-1990 yılları arasında Varlık Dergisi’nde genel Yayın yönetmeni oldu. Bu arada 1989 da Yordam Yayınları’nı kurdu.1999-2000 yılları arasında Türkiye Yazarlar Sendikası 2.Başkanlığını yaptı.

15 günde bir Sol Haber Portalı’nda yazdı. 30 Haziran 2009 da 74 yaşında İstanbul’da  yaşama veda etti.

Çok sayıda şiir kitabının yanında öykü, deneme, gezi, günlük ,anı, söyleşi, seçki, çocuk edebiyatı ve çeviri dallarında 72 kitabı yayınlandı. Şiirleri 20 dile çevrildi.

“Denemesel Günlükler”inde şiir duygularını açıklamış, şiir sorunlarına kafa yormuş, çağcıllarına bir şiir bilinci aşılamaya çalışmıştır.

 ESERLERİNDEN BAZILARI

ŞİİRLERİ : Gül Yordamı,(1959)Ölü bir Yaz, Tutsak Kan, Kavganın Yüreği, Yaşadığımız Günlerin Şiirleri, Sen de Katılmalısın Yaşamı Savunmaya, Geçeye Karşı Söylenmiştir, Kimlikleriniz Lütfen, Araya Giren Görüntüler, Sınırlamıyor Beni Sevda ,Oğulları Öldürülen Analar, Temmuz İçin Yaralı Semah

ÖYKÜ: Baba ile Kız

Gezi Yazıları : Düşmanı Kardeş Yapmak

Deneme – Değerlendirme Yazıları:Yaşadığımız Günlerin Yazıları, Umut Edebiyatı Yedi Canlıdır. GÜNLÜK Tanık Günler 1-2

Çocuk Kitapları Trenler de Güzeldir, Çiçek Dürbünü, Güneş Arkasına Baktı, Şiirlerle Ezop Masalları,

Bulgar Lubomir Levçev,Georgi Cagarov, Lıçezar Elenkov, Macar Attila Jozsef  İspanyol Lorca, Şili’li Neruda , Romen Stinus’tan çeviriler yaptı.

 ÖDÜLLERİ

Türk Dil Kurumu, Ömer Faruk Toprak .Yunus Nadi Şiir Ödülü, Ferit Oğuz Bayır Düşünce Sanat Ödülü, Damar Dergisi Edebiyat Emek Ödülü, Truva Kültür Sanat Ödülü, Dionysos Şiir Ödülü, Dünya Kitap Ödülleri, Altın Portakal Şiir Ödülü, Homeros Onur Ödülü, Pen Şiir Ödülü, 2011 Yılın En İyi Çocuk Öyküleri Kitabı

 ŞİİRLERİ HAKKINDA

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı’nın üretken yazarlarında biridir. İlk şiiri 1951 de Ankara’da Harika isimli dergide “Bir yer var” isimli şiiridir.

Sesli, iletili anlatımcı bir şiirden yana oldu .Gerçeklerle estetizmi örtüştürmesi şiirinin en belirgin özelliklerindendir. İmgeyi bir simgeyle var eden yaşamı söyleyerek, 2.Yeni şiir anlayışından edindiği dilsel deneyimi toplumcu içeriklerle birleştirdi.

“Şiir geldi kelimeye dayandı” der ya Cemal Süreya , Kemal Özer “Şiir geldi sorumluluğa dayandı” der.

1973 te yayımlanan “Kavganın Yüreği” isimli kitabında ve ardından gelen tüm şiirlerinde temayı politik değerler ve güncel olaylar oluşturdu. Bu durum için

“Bunca geç kaldığıma üzgünüm/Bulanıklıktan sıyırıp yaşamı

Açmakta çalışan ellere…

Üzgünüm insanın dağılan yüreğini /bir dizeyle birleştirmek için

bunca geç kaldığına şiirlerimin

Ama övünüyorum gene de kardeşler/Kavgaya girmekte geciksem de

yanınızda olacağım yaratırken zaferi” diyen dizeleri yazdı.

1985 tarihli “Sınırlamıyor Beni Sevda” da, sevda olgusunu toplumsal bakış açısıyla yorumladı.

Ülkede yükselen sınıf mücadelesini kavramış bir sanatçı, aydın olarak “tek başına hiçbir şeyi savunmanın mümkün olmadığına” değinerek

1 Mayıs, 15-16 Haziran İşçi Direnişleri’ ne şiirler yazarak işçi sınıfının yanında emekten yana safını tuttu.

1983’te yayımlanan “Araya Giren Görüntüler” de 12 Eylül dönemine ilişkin tanıklığını sergiledi.

1995’te basılan “Oğulları Öldürülen Analar” ile bir başka toplumsal soruna, kayıp annelerinin sesine aracılık etti. “Onların Sesleriyle Bir Kez Daha” kitabıyla da uzun süreli bir baskı döneminin ardından seslerini yeniden yükselten çalışan kesimi aktardı.

Son kitabı  Temmuz için “Yaralı Semah” 2 Temmuz 1993 te Madımak Oteli’nde yakılanlara ağıt olduğu kadar şairin toplumsal duyarlığı ile çağından sorumlu tanıklık görevini üstlenmesi bakımından önemlidir.

 

Yaşamı boyunca emekten gerçekten , yaşanılası bir dünya ve ülkeden yana kalem tuttu. Acı çeken insanların, annelerin sesi oldu.

“Çocukluğumun sanki tek mevsimi vardı. o da yaz. Bütün yıl onu özlerdim, düşlerimi ona saklardım” diyen şairimizi Haziran’da ölmenin zor ülkesinde sonsuzluğa uğurladık.

Eserleriyle bizlere bıraktığı ışığa teşekkür ediyor, anısı önünde saygıyla eğiliyorum.

 

Bağlantıyı kopyala