18 Nisan 2024
DuyurularYazar Duyurusu

12 EYLÜL DAVASI

Değerli Yazarımız,
Bildiğiniz gibi Kenan Evren’in ve Tahsin Şahin Kaya’nın yargılanması için bir dava açılmıştır. Dava 4 Nisan 2012 tarihinde Ankara Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecektir.
Yine bildiğiniz gibi sendikamız da 12 Eylül yıkımından payına düşeni almış, kapatılarak yöneticileri hakkında davalar açılmıştı.
Bu yeni davaya bizler de mağdurlar olarak katılmak ve dava sürecini izlemek istiyoruz.
Yazarlarımızın çoğunun da darbezede olduğunu biliyoruz. Dava açmak isteyenler için aşağıda örnek dava dilekçesi gönderiyoruz. İmzalayacağınız dilekçeyi ilgili mahkemeye sunmanız, davacı olmanızı sağlayacaktır.
Dostlukla.

TÜRKİYE YAZARLAR SENDİKASI
YÖNETİM KURULU
DAVA DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ
Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi kanalıyla:
12. AĞIR CEZA MAHKEMESİ’NE
ANKARA
DOSYA NO : 2012/ 3 E.
DAVAYA KATILMAK
İSTEYEN /MÜŞTEKİ : Ad Soyad -TC Kimlik No – Adres
SANIKLAR : 1-AHMET KENAN EVREN
2-TAHSİN ŞAHİNKAYA
D. KONUSU : Davaya müdahale talebidir.

AÇIKLAMALAR :
1. Yukarıda esas no yazılı dosyada sanıkların yapmış oldukları darbeden sonra Ankara da (veya nerdeyse)gözaltına alındım. Çeşitli usullerde işkencelere maruz bırakıldım. Yıllarca hapiste kaldım. İşimden (veya öğrenci ise okulumdan) atıldım. Darbeden maddi ve manevi zarar gördüm.

2. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun kamu davasına katılma başlığını taşıyan 237. maddesinde, davaya katılmaya hakkı olanlar ‘mağdur’ ve ‘suçtan zarar görenler’ olarak belirtilmiştir. Madde metninde ‘suçtan zarar gören’ kavramı tanımlanmadığı gibi yasanın ‘Tanımlar’ başlıklı 2. maddesinde de herhangi bir tanım yapılmış değildir. Dolayısıyla mahkeme önüne gelen her somut olayda suçtan zarar göreni tespit etmeye mecburdur. Mahkeme bu değerlendirmeyi yaparken, Ceza muhakemesi hukukunda ‘suçtan zarar gören’ kavramının artık ‘suçtan doğrudan doğruya zarar görenlerle’ sınırlandırılmadığını çağdaş gelişmelerde suçtan, dolaylı olarak zarar görenlerin de zarar gören kapsamına dâhil edildiği göz önüne almalıdır.

3. Yine 1412 Sayılı mülga CMUK’un “Hukuki Amme Davasına İltihak” başlıklı365. maddesinde kamu davasına katılmaya hakkı olanları, ‘suçtan zarar gören’ olarak nitelendirdiği halde yeni düzenlemenin ‘mağdur’ ve ‘suçtan zarar gören’ olmak üzere iki farklı kavrama yer vererek suçtan dolaylı zarar görenlerin de kamu davasına katılmalarının önünü açtığı, unutulmamalıdır. Bu nedenle bizce, mülga kanun döneminde Yargıtay tarafından oluşturulan müdahaleye hakkı olanları sadece suçtan doğrudan zarar görenler olarak kısıtlayan içtihatların geçerliliği bulunmamaktadır.

4. Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 29 Kasım 1985 tarihli ve 40/34 sayılı kararıyla kabul edilen Suçtan ve Yetki İstismarından Mağdur olanlara Adalet Sağlanmasına dair Temel Prensipler Bildirisi ceza kanunlarının eylem veya ihmal yoluyla ihlal edilmesi nedeniyle, bireysel veya toplu olarak, fiziksel veya ruhsal biçimde yaralanma da dâhil olmak üzere manevi acılar çeken, ekonomik kayba uğrayan veya temel hakları esaslı bir biçimde zayıflayan ve bu suretle zarar gören kimseyi “mağdur” olarak tanımlamıştır. Görüleceği gibi Anayasa 90. madde anlamında kendisine üstünlük tanınan uluslararası düzenlemelerde suçtan zarar gören kavramı oldukça geniş tanımlanmaktadır.

5. Suçtan zarar görme kavramının yalnızca menfaat ilişkisine indirgenmemesi gerekmektedir. Temel Hak ve Hürriyetlerin açık ihlali dolayısıyla başta yaşam hakkı olmak üzere; Temel Hakların ihlalinin önlenmesi doğrultusunda çalışma yapan kurumlar, hatta fiil ve soruşturmanın yürütülüş şekli nedeniyle toplumdaki her birey suçtan zarar görendir ve faillerin yargılanmasında aktif ve etkin bir rol oynamayı istemeye hakkı vardır. Bugün uluslar üstü insan hakları belgeleriyle iç hukuklarını uyumlu hale getiren ülkelerde, Temel Hak ve Hürriyetlerin açık ve ağır bir şekilde ihlal edildiği durumlarda –ki bunların tamamı olayımızda mevcuttur- soruşturma ve dava konusuyla ilgili dernek, kuruluş ve diğer kişilerin de suçtan zarar gören kavramına dahil edildiği görülmektedir. (Fransa, Belçika vb. ülkeler)

6. Suçtan zarar görme sadece şahsi haklara kavuşmaya hizmet eden bir kurum değildir. Esasen adaletin gerçekleştirilmesinde maddi gerçeğin açığa çıkarılmasında etkin rol alma konusunda işlevi büyüktür. Özellikle devlet hakkında şüpheli-sanık sıfatıyla yürütülen muhakeme işlemlerinin hem yapısal hem pratik olarak adil ve tarafsız sürdürülmesi pek mümkün olmamaktadır. Bu tip olaylarda iddia makamı mağdurun haklarını yeteri kadar savunamamaktadır. Darbenin üzerinden 33 yılın geçtiği düşünülürse darbe sürecini bizzat yaşamış ve darbeden zarar görmüş kişi olarak darbenin gerek hazırlık aşamasında gerek yönetimi döneminde yaşanan maddi gerçeğin açığa çıkarılması bakımından davaya katılmam son derece önemlidir.
7. arz ve izah edilen nedenlerle darbecilerin yargılanması ve darbe kültürünün ve girişimlerinin önlenmesi bakımından adil ve tarafsız bir yargılamanın yürütülerek sanıkların adil bir biçimde yargılanarak cezalandırılmasında haklı menfaatim bulunmaktadır.

NETİCE VE TALEP :
Yukarıda açıklanan gerekçelerle suçtan zarar gördüğüm gözetilerek davaya katılmamın kabulünü talep ederim.
Tarih
Ad. Soyad
İmza

Bağlantıyı kopyala