22 Kasım 2024
Basın Duyurusu

YAZIYORUZ SÖZCÜKLERİN VE KANIN GÖLGESİ ALTINDA

YAZIYORUZ SÖZCÜKLERİN VE KANIN GÖLGESİ ALTINDA…

Savun çiçek taçlarının bittiği yeri,
Paylaş düşmansı geceleri
Nöbet tut şafağın devri için
İçine çek yıldızlı tepeleri
Ve savun ağacı,
Dünyanın tam ortasında
Büyüyen ağacı.
Pablo Neruda

Böyle diyordu Neruda. Türkiye halkı yeryüzünün ortasında, üç denizin birleştiği bu sonsuz topraklarda büyüyen o ağacı ve yurdunun onurunu yaz boyunca savundu, savunuyor. Şiirin özgürlük ülküsünü bu halk direnişi, iktidarlara yeniden gösterdi. Yeniden gördük ki halkın yüreği ve şairlerin sözcükleri ateşböcekleri gibi ışıyıp duracak yılgınlığa karşı. Onların ışıklarıyla sağaltacağız yaralarımızı. Onların küçük, umutlu ateşleriyle aydınlatacağız yolumuzu.

İyi gününde daha da yüreklenmemiş, kötü gününde şiirle ayağa kalkmamış kim var ki?
Şiir de ansızın sokağa çıktı. Gençleri ayağa kaldırmak, düşkünü yaşama çağırmak için. Şaşırdık mı? Hayır. Bir yerlerde çoban ateşleri, karpitler gibi, orada, uzaklarda şiirin kıvılcımları parlayıp sönüyordu nicedir. Şimdi daha yakındalar. Sokaklara, bulvarlara, parklara günlerce şiir yağdı.

Gençler şiir okudular. Ağaçlar şiir açtı. Bunun için kara, paslı bir duvara “Gezi’den başladı, tüm sokaklara şiir egemen olacak.” yazmıştı çocuklar. Başka bir duvarda başka bir söz de bu çağrıyı yineliyordu: “Şiir sokakta.” Haklıydılar çünkü Pablo Neruda, Yannis Ritsos, Ömer Hayyam, Neyzen Tevfik, Nâzım Hikmet, Cemal Süreya, Edip Cansever, Ece Ayhan, Can Yücel de dizeleriyle onlarlaydı.
Türkiye halkı, iktidarların, inançların, yasaların ellerinden almalıyız yıpranan, küçümsenen, yok edilen dili diyerek alanlara indi. Kendi dilini, yepyeni bir direniş diliyle biledi. Aşağılayan kaba, yıkıcı, zehirli iktidar diline karşı şiiri yeniden buldu. Özgürlüğünü şiirle yeniden aradı. Şiir; bankaların, borsaların, iri hantal banknotların, küfrün ve kutsanmış kötülüklerin bataklığından ruhlarımıza geri döndü.

Direniş,yalnız Gezi Parkı’nda mıydı? Şiirle direniş, dünyanın her yerinde şairleri eyleme geçirdi. Bu eylemlerden biri de Dünya Şiir Hareketi’nin direnişe mektup-şiiriyle selamıydı. Dünyanın dört köşesinde şiirle düşünen, şiirin ve insanın sorunlarına eğilen Şiir Hareketi, Gezi eylemine de kulak verdi. Direnen Türkiye halkını selamladı. Bu selam, şiirin evrensel kardeşliği içindi. Şimdi bu şiir eylemiyle biz Türkiyeli şairler de dünya şairlerini, kardeşlerimizi ve zulme direnen halkımızı selamlıyoruz.

Şiir buradadır, şiir kalplerimizin gölgeleri kadar yakındır bize. Ona bağlılığı istemeliyiz. Boyun eğiş, şiirin ve insanın özgürlüğünedir yalnızca. En korkunç toplu öldürmelerden, yaprağın ürpertisinden, önemsiz savsözlerden, duyulmaz çığlıklardan, karıncaların gürültüsünden de yazılır şiir. Zaferi ve direnci bilir.

Emeğin, aşkın ve yeryüzünün ortasında büyüyen o ağacın yemişleri ancak şiirle tatlanabilir. Tel örgülerden, yığınaklardan, savaşlardan ve yersiz barışlardan, devletlerin, dinlerin bize taş iskeletler kadar uzak tanrılarından, sınırlarından kurtulduğumuzda şiir yeryüzünden bir daha çekilmemek üzere yüreklerimize gelip yerleşecektir.

Bu inanç diri tutuyor bizi. Sonsuzluktur çünkü şiir. Ve biz şairler bunun için yazıyoruz kılıçların, sözcüklerin ve kanın gölgesi altında.

TÜRKİYE YAZARLAR SENDİKASI

WE ARE WRITING UNDER THE SHADOW OF THE WORDS AND BLOOD
Defiende el fin de sus corolas,
comparte las noches hostiles,
vigila el ciclo de la aurora,
respira la altura estrellada,
sosteniendo el árbol, el árbol
que crece en medio de la tierra.
Pablo Neruda

These were the words of Neruda. Turkish people have been defending that tree which grows on this infinite land where three seas unite and the honor of their country in the middle of the earth throughout the summer. We have seen again and again that the heart of the people and the words of the poet will continue to shine as firebugs against intimidation. We will heal our wounds with their lights. We will light our way up with their tiny and hopeful fires.

Can there ever be anyone who did not gain courage in the good days and did not rise up with poetry in the bad days? Poetry made the streets all of a sudden too. For waking up the youngsters and inviting indulgents to life. Were we surprised? No. Shepard’s fire somewhere, like carbides, over there, further, the sparks of poetry were glowing and dying out for such a long time. They are closer now. Poetry rained down to the streets, boulevards and parks for so many days.

Youngsters read poetry. Trees blossomed poetry. That is why the kids had written “Starting from Gezi, the poetry triumph over all the streets” on a black and rusty wall. Another word on another wall was echoing this call too: “Poetry is on street.” That is because Pablo Neruda was right, and Yannis Ritsos, Ömer Hayyam, Neyzen Tevfik, Nâzım Hikmet, Cemal Süreya, Edip Cansever, Ece Ayhan, Can Yücel… They are all with them with their verses.

Turkish people went down the squares by saying that we have to regain the language that was eroded, derided and destroyed from the hands of the political powers, beliefs and laws. They sharpened their own language with a brand new language of resistance. They rediscovered poetry against the despising, impolite, destructive and poisonous language of power. They searched their freedom by poetry again. Poetry returned to our soul from the swamp of the banks, stock exchange, massive and clumsy banknotes, blasphemy and the blessed evils.

Was resistance only in Gezi Park? Resistance by poetry mobilized poets everywhere on the world. One of these actions was the greeting of the World Poetry Movement for the resistance by a letter in verse. The Poetry Movement which thinks with poetry and bends for the problems of the poetry and the human being in all corners of the world lent an ear to the the Gezi action. It greeted the Turkish people in resistance. This greeting was for the universal brotherhood of poetry. Now with the poetry action, we as the Turkish poets greet the world poets, our brothers and our people who are resisting against oppression.

The poetry is here, the poetry is as close as the shadows of our hearts to us. We have to demand the allegiance for it. Submission is only for the freedom of poetry and the human being. The poetry can be written by the most heinous massacres, the shivering of the leaf, trivial slogans, unheard screams, the noise of the ants. It knows the victory and the resistance.

The fruits of that tree that grows in the middle of labor, love and earth can only get sweetened by poetry. Poetry will come and settle in our hearts without ever retreating from earth, when we would get rid of barbed wires, piles, wars, and untimely peace, and the gods and the borders of the states and religions that are as further from us as the stone skeletons.

This belief keeps us awakened. That is because poetry is infinity. And that is why we poets are writing under the shadow of swords, words and blood.

TURKISH WRITERS SYNDICATE

TÜRKİYE YAZARLAR SENDİKASI
0212 259 74 74

Bağlantıyı kopyala