ORHAN VELİ 110 YAŞINDA
ORHAN VELİ 110 YAŞINDA
13 Nisan 1914’de İstanbul’da doğan Orhan Veli, kısacık yaşamına karşın çok sevilen, beğenilen, anımsanan, şiirleri ezberden okunan, şarkı olarak söylenen şairimizdir.
Orhan Veli, şiire “Süleyman Efendi’nin nasırını” sokan kişidir.
“Hiçbir şeyden çekmedi dünyada
Nasırdan çektiği kadar
Hatta çirkin yaratıldığından bile
O kadar müteessir değildi
Kundurası vurmadığı zamanlarda
Anmazdı ama Allahın adını
Günahkar da sayılmazdı
Yazık oldu Süleyman Efendi’ye”
*
Şiirleri yalın, herkes tarafından anlaşılan, içten ve duygulara seslenen şiirlerdir.
Şiirlerinde, geniş halk kitlelerinin beğenisini kazanmak, en temel düşüncesi olmuştur.
Orhan Veli;
Barıştan yanadır: “Harbe giden sarı saçlı çocuk!/ Gene böyle güzel dön/ Dudaklarında deniz kokusu/ Kirpiklerinde tuz/ Harbe giden sarı saçlı çocuk.”
Özgürlükten yanadır; ” …/ Ne malda mülkte gözü var/ hür olsak der/ Eşit olsak der/İnsanları sevmesini bilir/ Yaşamayı sevdiği kadar. ”
Vefalıdır; “Alnımdaki bıçak yarası/ senin yüzünden/ Tabakam senin yadiğârın/ ” İki elin kanda olsa gel” diyor Telgrafın/ Nasıl unuturum seni ben/ Vesikalı yârim?”
Büyük insanlıktan yanadır; “Sizin için insan kardeşlerim/ Her şey sizin için/…/ Alınlardan akan ter/ Cephelerde harcanan kurşun/ Sizin için mezarlar, kelepçeler, idam cezaları/ Sizin için/ Her şey sizin için.”
Şiirlerinde, öykülerinde olduğu kadar, düşünce yazılarında, söyleşilerinde de edebiyatın halk için anlamlı olması gereğinin önemini vurgulamıştır. Türkçe var oldukça şiirleri anımsanacaktır.
Tahir ŞİLKAN
===========================================================================
BİYOGRAFİSİ:
Orhan Veli Kanık (1914-1950) İstanbul Beykoz’da dünyaya geldi. Babası Mehmet Veli Bey, Cumhurbaşkanlığı Armoni Orkestrası’nda şefti. Orhan Veli 1925’e kadar Galatasaray Lisesi’nde, ardından Ankara Lisesi’nde (Taş Mektep) öğrenimine devam etti. Edebiyat öğretmenleri Ahmet Hamdi Tanpınar ve Rıfkı Melûl Meriç’in teşvikleriyle yazı ve şiirler yazmaya başladı. Oktay Rifat’la ilkokulda, Melih Cevdet’le lisede tanıştı. 1932’de İstanbul Üniversitesi’nde Felsefe bölümüne başladı. Edebiyat Fakültesi Talebe Cemiyeti Başkanlığı yaptı. Bu sırada Galatasaray Lisesi’nde muallim muaviniydi. Mezun olmadan Ankara PTT Umum Müdürlüğü Telgraf İşleri’nde memurluğa başladı. Tercüme Bürosu’na girdi ve Fransızcadan çeviriler yaptı. 1949’da Yaprak dergisini yayımlamaya başladı. 28 sayı sürdürebildi.
Orhan Veli Kanık’ın ilk şiirleri 1936’da Varlık dergisinde çıkar. İnsan, Küllük, İnkılâpçı Gençlik, Aile şiirlerinin yayımlandığı dergiler arasındadır. 1941’de Oktay Rifat ve Melih Cevdet’le Garip’i yayımlarlar; kitapta bir de şiir anlayışlarını uzun uzun açıkladıkları Önsöz bulunur. Vazgeçemediğim (1945), Destan Gibi (1946), Yenisi (1947) ve son kitabı Karşı (1949) basılır. La Fontaine’in Masalları (1948) çevirisi ve Nasreddin Hoca Hikâyeleri (1949) ilgi görür. Alfred de Musset, Moliére, Gogol, A.R. Lesage, Charles Lamb, Jean Anouilh, J.P. Sartre ve Turgenyev’den çeviriler yapmıştır.
Orhan Veli Ankara’da, bir gece yarısı belediyenin açtığı çukura düşer, başına aldığı darbe nedeniyle birkaç gün sonra beyin kanaması geçirerek İstanbul’da yaşamını yitirir. Cenazesi büyük bir kalabalığın omuzlarında Beyazıt’tan Sirkeci’ye kadar taşınarak Aşiyan’a defnedilmiştir.