OKTAY AKBAL YAZDIKLARIYLA YAŞIYOR!
OKTAY AKBAL YAZDIKLARIYLA YAŞIYOR!
(9. Ölüm Yıldönümünde Saygıyla…)
“Önce ekmekler bozuldu, sonra her şey… Çünkü yeryüzünde savaş vardı. İnsanlar sebebini bilmeden, düşünmeden ölüyor, öldürüyorlardı. Savaş kelimesi dünyanın her yerinde en çok kullanılan söz olmuştu. Radyolarda marşlar, nutuklar şaşkın insan sürülerinin üzerine savruluyor, gazeteler korkuyla okunuyordu…”
Edebiyatımızın ustası; öykü, roman, deneme, anı, günce, fıkra yazarı ve çevirmen Oktay Akbal’ı, tam da ilk öykü kitabı “Önce Ekmekler Bozuldu”da anlattığı gibi savaş günlerinde sonsuzluğa uğurlamıştık. Çocukların, hamile kadınların, yaşlıların bombalarla öldürüldüğü savaş günlerinde…
Oktay Akbal’ın İkinci Dünya Savaşı’nı anlattığı günlerde ülkemizde olmayan televizyonların ve sosyal medyanın eklenmiş olması, benzerliği ortadan kaldırmıyor. Haber bültenlerinden, gazete sayfalarından, bilgisayar ekranlarından yine savaş görüntüleri savruluyor insanların üstüne… Haber bültenleri kanıksanarak izleniyor, gazete haberleri de aynı biçimde okunuyor…
Türkiye Yazarlar Sendikası’nın 1989-1995 dönemleri Genel Başkanlığı’nı yapan Oktay Akbal, Cumhuriyet ile yaşıttı. 20 Nisan 1923’te İstanbul’da doğdu. İlk gerçekçi romancılarımızdan Ebubekir Hazım Tepeyran’ın torunudur. İstanbul Hukuk ve Edebiyat Fakültelerine devam etmiş, ancak mezun olmamıştır. 1947-1951 yılları arasında Milli Eğitim Bakanlığı Tercüme Bürosu’nda memur olarak çalıştıktan sonra yaşamını gazetecilik ve yazarlıkla kazanmıştır. Uzun yıllar Cumhuriyet Gazetesi’nde köşe yazıları yazmıştır. Yazıları, köşe yazısından çok denemeye yakındır.
Oktay Akbal, “Para vererek aldığım ilk kitap, Reşat Enis’in ‘Afrodit Buhurdanında Bir Kadın’ romanıydı” der. “Önce Ekmekler Bozuldu” adını taşıyan ilk kitabımı da 1946 yılında, annemin sattığı Tophane’deki evin parasıyla kendim bastırmıştım. İki yüz liraya, bin beş yüz tane. Her biri altmış kuruş. Kendim dağıtmıştım” diye ekler, “Önce Ekmekler Bozuldu” kitabına yazdığı önsözde.
Aşksız İnsanlar, Bizans Definesi, Berber Aynası, Yalnızlık Bana Yasak, Tarzan Öldü, Ey Gece Kapını Üstüme Ört, öykü kitaplarından bazılarıdır. Suçumuz İnsan Olmak, Garipler Sokağı, Düş Ekmeği romanlarından bazılarıdır. Anı kitaplarından biri olan “Hiroşimalar Olmasın”, Oktay Akbal’ın insan sevgisinin ve savaş karşıtı tutumunun simgesidir.
“Garipler Sokağı” ile 1950, “Suçumuz İnsan Olmak” romanıyla da 1958 Türk Dil Kurumu Roman Ödülü’nü, “Berber Aynası” ile 1959 Sait Faik Hikaye Armağanı’nı, “Senin Adın Aşk” ile Sedat Simavi Ödülü’nü, tüm romanlarıyla da 2000 yılı Orhan Kemal Roman Ödülü’nü kazanmıştır.
Akıcı, etkileyici, duru bir Türkçeyle yazdı Oktay Akbal. Biraz dalgın ve savruk ama sevgi dolu, sevecen bir anlatımla yazdı. Öyküleri gerçekçiydi ama toplumsal alana değil, daha çok bireye dayanan, öz yaşamından, çocukluk anılarından söz eden, şehirlerdeki sıradan insanları anlatan öykülerdi. Behçet Necatigil’in değerlendirmesiyle, Oktay Akbal hikayeleri, “Konulu hikayeler değil de belli konular çevresinde oluşan anılar toplamıdır.”
Oktay Akbal, Sabahattin Ali, Memduh Şevket Esendal, Sait Faik, Orhan Kemal gibi büyük öykücülerin var olduğu edebiyat dünyasında kendine özgün bir yer edinmeyi başarmış bir öykücümüzdür. Kitaplarını okuyup bitirdiğinizde hüzün duyarsınız ama umutsuzluk içine düşmezsiniz. Oktay Akbal iyimser, umutlu bir yazardı.
“Bizler, yarı barış, yarı savaş insanları, umutlarımızı kaybetmedik. Dünyanın iyi bir dünya olabileceğine, insanın mavi gökyüzünü, denizi, ağaçları seyretmekle mutluluğu yaşadığı anlara kavuşacağına inanıyoruz…”
Edebiyatımıza yetmiş yıl emek vermiş bir yazar, altmış yıl yazı yazmış bir basın emekçisi, gerçek bir aydın. Türkiye Yazarlar Sendikası’nın Genel Başkanlığını da yapmış örgütlü bir yazar. Yetmiş yıllık edebiyat yaşamına elliyi aşkın kitap sığdırmış, pek çok edebiyat ödülü sahibi olmuş, doksan iki yıl dolu dolu bir hayat. Oktay Akbal yazdıklarıyla hep yaşayacaktır.
Tahir ŞİLKAN
TYS
Genel Sekreteri