CAHİT SITKI TARANCI
Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikâyet, ölümden olsun.
CAHİT SITKI TARANCI
(68. ölüm yıldönümünde saygıyla…)
Her mihnet kabulüm, yeter ki
Gün eksilmesin penceremden!
13 Ekim 1956’da yaşamını yitiren Cahit Sıtkı Tarancı, edebiyatımızın tanınan yazarlarındandır. Okul kitaplarında yer alan, bestelenmiş şiirleriyle öncelikle şairdir; ancak son iki dizesini yazdığım “Gün Eksilmesin Penceremden” şiirinin adı verilen, ilk baskısı 1976 yılında yapılan öykü kitabını okuduğunuzda, Cahit Sıtkı Tarancı’nın iyi bir öykücü olduğunu da göreceksiniz. 1937-1956 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan öykülerinin sayısı 43’tür.
Cahit Sıtkı Tarancı, 1910 yılında Diyarbakır’da doğmuştur. Diyarbakır’ın ünlü ailelerinden Pirinççioğullarından olmalarına rağmen babası “Tarancı” soyadını seçmiştir. Galatasaray Lisesi’ni bitiren Tarancı, Mülkiye Mektebi’nde okumuş, ancak okulu tamamlayamamıştır. Fransızca eğitim veren okullarda okuduğu için çok iyi Fransızca öğrenmiş, Fransız şairlerini okuyup etkilenmiş ve ilk şiirlerini Mülkiye Mektebi’nde okurken yayımlamıştır.
Okulu bitiremeyen Cahit Sıtkı Tarancı, çeşitli kamu kurumlarında memur olarak çalışmıştır. İkinci Dünya Savaşı sırasında askerlik yapmıştır. Çok bilinen “Haydi Abbas” şiiri, askerlik döneminin bir ürünüdür:
“Haydi Abbas, vakit tamam;
Akşam diyordun işte oldu akşam.
Kur bakalım çilingir soframızı;
Dinsin artık bu kalb ağrısı…”
O yıllarda ailesi artık İstanbul’a yerleşmişti ve bir süre babasının Eminönü’deki ticarethanesinde çalışmıştır. Ancak içki sorunları nedeniyle babası ile arası açılınca Ankara’ya gitmiş, sırasıyla Anadolu Ajansı’nda, Toprak Mahsulleri Ofisi’nde ve Çalışma Bakanlığı’nda tercüman olarak çalışmıştır.
“Otuz Beş Yaş” şiiri ile 1946’da CHP Şiir Ödülü’nde birincilik kazanmış ve ülke çapında tanınan bir şair olmuştur:
“Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider…”
Çalışma Bakanlığı’ndaki görevi sırasında tanıştığı Cavidan Tınaz ile 4 Temmuz 1951’de evlenmiştir.
1953 yılında geçirdiği bir kriz sonrası felç olmuş ve 1956 yılında tedavi edilmek üzere devlet tarafından gönderildiği Viyana’da, 13 Ekim 1956’da yaşamını yitirmiştir.
Cahit Sıtkı Tarancı’nın, Nazım Hikmet’in haksız yere cezaevine atılmasından duyduğu üzüntüyle yazdığı “Bir Şey” şiiri Nazım Hikmet’i üzmüştür:
“…
Bir şey daha var yürekler acısı,
Utandırır insanı, düşündürür;
Öylesine başka bir kalp ağrısı
Alır beni ta Bursa’ya götürür…”
Nazım Hikmet, “bir garip kuş” olarak nitelenmesine karşı çıkarak ünlü “Yatar Bursa Kalesinde” şiirini yazmıştır:
“Sevdalınız komünisttir,
On yıldan beri hapistir,
Yatar Bursa kalesinde…”
Cahit Sıtkı Tarancı’nın okul yıllarından arkadaşı Ziya Osman Saba’ya yazdığı mektuplar, 1957’de “Ziya’ya Mektuplar” adıyla yayımlanmıştır. Kitaplarına almadığı şiirler, şiir çevirileri ve kendisi hakkında yazılanlar “Sonrası” adlı kitapta toplanmış ve 1957’de yayımlanmıştır. Ailesinin Diyarbakır’daki evi, 1973 yılında “Cahit Sıtkı Müze Evi” olarak ziyarete açılmıştır.
Cahit Sıtkı Tarancı’yı ölümünün 68. yıldönümünde, ülkesine sevgisini gösteren ve nasıl bir memleket istediğini ortaya koyan şu şiiriyle anımsayalım:
Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların, çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikâyet, ölümden olsun.
ESERLERİ:
Şiir:
• Ömrümde Sükût (1933, 1968)
• Otuz Beş Yaş (1946, 1982)
• Düşten Güzel (1952, 1969)
• Sonrası (Ölümünden sonra 1957, 1962)
Mektup:
• Ziya’ya Mektuplar (Ölümünden sonra 1957, Ziya Osman Saba’ya mektupları)
Hikâye:
• Cahit Sıtkı’nın Hikâyeciliği ve Hikâyeleri (Ölümünden sonra Selahattin Ömerli derledi, 1976)
• Bütün Şiirleri (Asım Bezirci derledi, 1983)
Tahir ŞİLKAN
TYS Genel Sekreteri