Ayşe Kaygusuz Şimşek’in “Yaban Ağrım” şiir kitabı çıktı!
“Yaban Ağrım”
Yazar ve şair Ayşe Kaygusuz Şimşek, onuncu kitabı “Yaban Ağrım” ile Ağustos 2023’de merhaba dedi bizlere. 2011 yılında yayınlanan öykü kitabı Düş/Görüş ile edebiyat dünyasına ilk merhabasını demişti. 2015 yılında “Gül Ağrısı Su” adıyla yayımlanan şiirlerinden sonra ikinci şiir kitabı “Yaban Ağrım”.
Şimşek’in roman ve öykülerinde gördüğümüz sade dil/ yalın Türkçe kullanımını şiirlerinde de görüyoruz. Bunun yanı sıra imge, benzetme ve eğretileme söz söyleme sanatıyla keskin, vurucu cümleler kurarak/ az söz ile çok şey söylemesi de oldukça başarılı. Edebiyata, yazar ve şairlerin yazın alanlarına gerek edebiyat söyleşileriyle, gerek kitap tanıtımlarıyla gerekse ürettiği/ yazdıklarıyla uzun yıllardır emek veren Ayşe Kaygusuz Şimşek, toplumcu, sosyalist gerçekçi bir şairdir. O rahatsız olduğu olayları, öfkesini kalemini eğip bükmeden dile getirir. Örneğin;
“Bakamıyorum / Öykü’mün kömür karası gözlerine/ Baktıkça kararıyor Soma’nın yüzü/ Konuştukça çıkıyor insanlığından/ Devlet”s.17
Herkes kendince bir şekilde şiir yazıyor, kitap bastırıyor denilen hatta üretilen çalışmalara burun kıvrılan zamanlardayız. Ama tıpkı “gerçek” kavramının kendi içeriği gibi gerçek şiirde var olmaya, yaşamaya devam ediyor/edecektir de. İşte tam bu noktadan Şimşek; sanki insanlığın geldiği uygarlık ve bilim düzeyini içinde yaşadığı toplumun durumuyla bağdaştıramıyor ve toplumsal duyarlılığıyla şöyle sesleniyor bize Gece Şarkısı şiirinden:
“Ağıt yaktım Anama da siz beni duymadınız
Ah Muhsin Ünlü’nün “Resulullahla Benim Aramdaki Farklar”
Şiirini dinletince size
El pençe divan durdunuz hepiniz
Karanlıklar bekçisine”(s.68)
Kötücül iktidarların sanat ve edebiyatı sevmediğini, onlardan korktuğunu biliyoruz. Son dönemde iktidar, güdümlü sanat ve edebiyatı hâkim kılma çabalarına vardırdı işi ülkemizde. Şimşek, bunu da kabul etmiyor ve Tanya’nın Bolivya’dan haykıran sesine kendi toprağından ses veriyor:
“Kırk bir yerden kırılan/ Kalbimi/ Sol nabzıma gömüp / Yeniden doğacağım/ Tina’nın elinden tutup / Yeni bir yüzyıla/ Her özgür kadının ruhunda/ Bir parçamla…”(s.56)
Yukarıdaki dizelerde olduğu gibi kitaptaki şiirlerin birçoğunda kadının yeni yüzyılda da belirleyici güç olacağını gösterirken, yine yokluğun, yoksulluğun, savaşların ve faili meçhul cinayetlerin, hapse düşmüş çocukların acısını en çok da kadınların çektiğini üstüne basa basa anlatmaya çalışır. Şöyle ki;
“F tipi vizyonda/ Arkadaşımla giriyorum sinemaya/ Kanımız donuyor/ Bir Ana’yı nasıl soyduklarında
Film kısa kalıyor vizyonda/ İktidar iş başında/ Korku korku / Yasak yasak yasak”(s.64)
Bir diğer mısrada ise;
“Yaşanan kökten dincilik/ Ağrılı sancılara sürgün kadınlar/ Korkumun keskin belleği/ Ortadoğu ikibin oniki/ Neşterin ucundan sızan kan”.
Görüldüğü gibi “şair çağının tanığıdır” sözü en çok da Şimşek için söylenmiş olmalıdır. Kadınların yüküne, acısına, şiddete dikkat çekerken, her dizesinde ayrı bir mesajla ayrı bir derinlikle düşündürüyor bizi. Bugün Suriye’de, Filistin’de, Ortadoğu’da Kapitalist/ emperyalistlerin insanlara yaptığı, yaşattığı zulme karşı bir ses, bir çığlık olmaya çalışıyor.
“Ölüm yazılırdı sınırlara/ Hararetli Ortadoğu’da/ Keseğenlerde bir telaş bir telaş/ Alçaldıkça alçalırdı cüceler”(s.11).
Evlere musallat olup her şeyi yiyen iri sıçanlara benzetiyor, Ortadoğu’da kan emen emperyalist güçleri, işbirlikçileri de tanımlayarak. Sonra, bütün bu yaşananlar karşısında kendine ve kendi gibi düşünenlere, belki de en çok sessiz kalanlara dönüp sesleniyor;
“Sesimizde ayarsız bir barut izi/ Sesimizde kuruyan nehrin yalnızlığı/ Mesafeler sesimizin sesi / Alışmış ölü yıkayıcılar/ Rutin ve seri/ Susalım mı”(s.52).
Şair, rahatsız olduklarından yola çıkarak bir şemsiye gibi içeriğini taşıyacak başlık olarak her iki şiir kitabının adında da “ağrı”yı kullanmış. Ağrı hastalık, yaralanma, kaygı, tasa, dert gibi birçok olumsuzluğu ve sorunu anlattığı gibi iyileştirilmeyen ağrıların zaman içinde insan ruhunu ve bedenini kaplayarak dayanılmaz bir acıya yenik düşeceği gerçeği, aslında toplumun içinde bulunduğu “ağrı” ve hastalık durumudur ve bu şairin canını sıkar, öfkelendirir.
Yani ağrı onun bedeninin ağrısı değil, bu toplumun ağrısıdır!
“Yaban Ağrım” sabah, aşk, ateş, gece, özgürlük, toprak, zaman, kuş gibi izleklerden oluşuyor. Bir de ve en çok ‘ana’ vardır.
“Sağılırken yaralı ceylanların sütü/ Analar höllük mü eler ninni mi söyler/ Çocuklar topraktan mı biter söyle/ Ölümüdür kuşların dili/ Yoksa özgürlük müdür ölümün öteki adı”(s.27.)
Şair aynı zamanda yalın Türkçesinin içine yöresinin sözcüklerini harmanlama cesaretini de gösterir şiirlerinde.
İşte şu dizelerde olduğu gibi;
“Karşılaşa karşılaşa/ Karşılanırdım avluda/ Bilinen o ki/ Helik ve ekmek taşırdı ellerim”(s.13).
Sözün kısası; Ayşe Kaygusuz Şimşek yalın diliyle, ülkesine ve halkına duyarlı, toplumsal sorunları dert eden, ama ille de emekçi bir kadın şair olarak selamlıyor bizi yeni kitabıyla. Dayatılan yozlaşmaya, gericiliğe, akıl dışılığa, doğa ve kadın düşmanlığına karşı onun şiirleriyle yoğrulmak güç verecektir bizlere. Yüreği iyilikten yana tüm insanların yolu her zaman açıktır.
TAMER FİDAN
Kitabın künyesi
Yaban Ağrım/şiir
Ayşe Kaygusuz Şimşek
Kanguru Yayınları
2023/ 72 sayfa