YÜREĞİMİZİ KARARTAMAYACAKLAR!
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin basın özgürlüğünün önemini vurgulamak amacıyla 1989 yılından bu yana verdiği Basın Özgürlüğü Ödülleri törenle sahiplerini buldu.
Tören, Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü olan 24 Temmuz 2025 Perşembe günü saat 14.30’da TGC Burhan Felek Konferans Salonu’nda düzenlendi. Törende kişi dalında gazeteci Adnan Özyalçıner ve Tutuklu Gazeteciler, Kurum dalında ise Halk TV, Now TV, Sözcü TV, Tele 1, sosyal medyada yayın yapan Onlar TV, Fatih Altaylı, Nevşin Mengü ve Özlem Gürses ödül aldı.
VAHAP MUNYAR: BAĞIMSIZ GAZETECİLİĞİ SAVUNMAYI SÜRDÜRECEĞİZ
“Bugün 24 Temmuz Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü Sansürün ilk kez kaldırılışının 117’nci yıl dönümündeyiz. 24 Temmuz’ları uzun yıllardır Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü olarak değerlendiriyoruz. 24 Temmuz 1908’de sansür memurlarını gazetelerine ve matbaalarına sokmayarak özgür bir basın için mücadele veren dönemin gazetecilerini saygıyla anıyoruz. Kuruluşundan bu yana bağımsız bağlantısız gazetecilik anlayışıyla çalışan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti 37 yıldır 24 Temmuz’da basın özgürlüğü ödülleri veriyor. Çünkü ülkemizde kamu yararına eşik bekçiliği yapan, hak ihlallerini, gündeme taşıyan, yurttaşlarımıza gerçeği ulaştırmaya çalışan gazeteciler sürekli hedef alınıyor. Haberin serbest dolaşımı engelleniyor. Sözlü ve fiziksel saldırılarla gazeteciler baskı altına alınmaya çalışılıyor. Haksız gözaltı ve tutukluluk uygulamalarıyla mesleklerini yapmaları engelleniyor. Gazetecilere yönelik saldırılar cezasız kalıyor. Basın ve düşünceyi ifade özgürlüğüne yönelik tüm engellemeler demokrasimizi aşındırıyor, yurttaşlar habere erişemiyor.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin Basın Özgürlüğü Ödülleri töreninde kişi dalında ödül alan Türkiye Yazarlar Sendikası Başkanı gazeteci yazar Adnan Özyalçıner, duygularını şöyle dile getirdi:
“Bu yılki 24 Temmuz Basın Özgürlüğü Ödülü’nün 72 yıldır kalemi elinden bırakmayan bir yazara, yani bana verilmiş olmasından dolayı çok mutluyum. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve seçici kuruldaki arkadaşlarıma candan teşekkür ediyorum. Yazarlık yaşamım boyunca gördüm ki, bir ülkede düşünce ve ifade özgürlüğü yoksa insan hak ve özgürlükleri de yoktur. Halk gözü kör, kulağı sağır, dilsiz bırakılmak isteniyor. Haksızlıklar, yolsuzluklar görülmesin, duyulmasın, konuşulmasın diye cezalandırılıyor.
Bütün bu haksızlıklar, adaletsizlikler karşısında tek silahımız halka güvenmek; basın-yayın meslek örgütleri, sanat-edebiyat kurumları ile birlikte sesimizi yükselterek demokrasi ve özgürlükler yolunda mücadele etmektir. Her yeri, her şeyi karartabilirler ama yüreklerimizi karartamazlar.”