21 Aralık 2024
Basın DuyurusuDuyurularKitap

Ali Erkan Güneri’nin “Hüznün Gökkuşağında Yaşayanlar” çıktı!

Hüznün Gökkuşağında Yaşayanlar

Ali Erkan Güneri

 

“Bu oyunu sekiz kez izleyip Melih Cevdet Anday’ın, ‘Anı’ şiirini, Nüvit Özüdoğru’nun yorumuyla ezberlemiştim.”

Yıl 1970. Bir oyunu, tamı tamına sekiz kez izleyen ve oyundaki bir şiiri o oynundaki bir oyuncunun yorumu ile ezberleyen kişi de, işte bu kitabın gencecik yazarı, genç Ali Erkan Güneri.

Bugün yetmişlerinde olup o günlerde on dokuzunda, yirmisinde olan bir genç kalem.

Bizi, kitap boyunca, 68’lerin 70’lerin Ankara’sında tiyatro tiyatro dolaştıran bir delikanlı.

Yazarın sözünü ettiği oyun, Alain Decaux’nun, “Rosenbergler Ölmemeli”

Dostlar Tiyatrosu, Ankara’ya turneye gelmiş, oyunu, Mithatpaşa Tiyatrosunda sahneliyorlar.

Genco Erkal’ın yönettiği bu oyunda Ayla Algan konuk oyuncu.

Ah o oyunlar o oyuncular o salonlar o zamanlar o gençlik o umutlar o coşkular. O şehir.

(Ayla Algan’a da Genco Erkal’a da daha nice güzel yıl dileyerek…)

Şimdilerde, zamanın ruhu deniyor ya, belki ondan.

Öyle ki, sanki başka bir ülke başka insanlar başka hayatlar…

Tabii ki öyle…

Ali Erkan Güneri Sosyal Hizmetler Akademisi mezunu. Daha lise çağlarında, okul yıllarında tiyatro ile haşır neşir. Akademinin bir tiyatro kulübü var. Ankara’nın çeşitli salonlarında oyunlar sahneliyorlar. Ama esas olarak okulun ve baş şehrin dışına, halkın yanına gitmeyi, ücretsiz oyunlar oynamayı hedefliyorlar.

Sosyal Hizmetler Akademisi Tiyatro Kulübü olarak, Aziz Nesin’in, “ Toros Canavarı” oyununu, 1971 yılı başında, karda kışta yola çıkıp, Çankırı Çerkes ve köylerinde büyük izleyici gruplarına oynuyorlar. Kaymakam, askerlik şube başkanı, savcı ve jandarma kumandanı yardımcı oluyor. Halkın ilgisi büyük…

Ve turne dönüşü, yolda yazar, duygularını şöyle ifade ediyor,

“Aydınlık doğaya gülümseyerek geçen geceler ardından dönüş yolu tutuldu. Kederliydik, üzgündük ama mutluyduk. Yorgunduk ama inançlıydık. Günlerce gider, yüzlerce köy gezebilirdik şu an… ”

“…Şimdi Ankara yolunda yeni ümitler peşindeydi kafalarımız. Yeni ümitler…

Ve Ankara…

Operasıyla…

Tiyatrolarıyla…

Gazinolarıyla…

Ve Ankara…

Aydınlık yollar beldesi Ankara, Anadolu’da açılan kollarıyla Ankara… ”

Tasvir Gazetesi Sanat Eki 16 Mart 1971

Kitap, yazarın mezun olduğu Atatürk Lisesi Gazetesinde, 10 Kasım 1968 yılında yayımlanmış olan Cezmi Tahir Berkin ile yapılan söyleşi ile başlıyor ve 1970 tarihli çeşitli gazetelerde yayımlanmış olan tiyatro insanlarıyla devam ediyor. Sonra yine aynı yıla ait, Oyun Tanıtım Yazıları, Fotoğraflar, Akademi Tiyatro Kulübü ile gidilen Çankırı/Çerkes Anıları ile yazarın kitapları üzerine yazılmış yazıların derlendiği, BASINDAN başlıkları ile devam ediyor.

Ali Erkan Güneri bu kitapta biz okuyucuları sadece tiyatroya, oyunlara salonlara götürmüyor, sadece oyuncuları tanıtmıyor ya da yönetmenleri, şarkıları yüz binlerce insan tarafından alanlarda söylenen müzik insanlarını, afişleri bir sanat eseri olan grafik sanatçılarını anlatmıyor. Derli toplu, medeni, üretken ve ümitli bir şehri bir Ankara’yı bir hayatı bir zamanı da anlatıyor.

Kimler kimler var kitapta…

Yakın zamanda içimizi sızlatarak giden, Rana Cabbar var mesela. Söyleşi Ocak 1969’da yayımlanmış, Tasvir’de… “64_65 mevsiminde Arena Tiyatrosunda” profesyonel olan, biz Ankaralıların AST demeyi pek sevdiğimiz Ankara Sanat Tiyatrosunun unutulmaz oyuncusu, tiyatro izleyicisinin belleğinde nice oyunuyla saygıyla yer eden Rana Cabbar var. O yaşlarında bile tiyatronun namuslu bir bilinç taşıması gerektiğine inananlardan…

İstanbulda yaşayıp askerliği süresince AST’ta çalışan ve yazarın söyleşisinin başlığına taşıdığı ifadesi ile, “Gözleriyle Geleceği Yıpratan Sanatçı Genco Erkal” var mesela kitapta. Yazarın o yaşında, “Gözlerinde şimşekler, ellerinde bir dolu inat, çabasının tümünü tiyatroya adamış bir adam…” diye tanımladığı Genco Erkal’ı, bugün izlediğimizde yazarın tahmininin ne kadar isabetli olduğunu görebiliyoruz.

Kitapta, söyleşiler yoluyla , Cemal Vuruşkan, Orhan Erçin, Özcan Özgür, Ajlan Aktuğ, Nisa Serezli, Erdinç Akbaş, Ali Yalaz, Tolga Aşkıner, Ulvi Uraz, Ayla Algan, Ceyhun Atuf Kansu, Metin Serezli, Latife Saruhan, Hayrettin Arslan, Zeki Alasya, Cahit Irgat, Metin Akpınar ve İhsan Kaynar’ı da kısa da olsa tanıma olanağı sunuyor. Bu yetmiyor, Oyun Tanıtım Yazıları ile de söyleşi yapılamamış birçok tiyatro insanını yine oyuncular başta olmak üzere, yönetmen kimliğinde, sahne düzeninde, afişte, oyunda tanımamızı sağlıyor. Neredeyse o dönemin tüm tiyatro insanlarını bir şekilde gözümüzün önüne getirebiliyoruz.

Oyun Tanıtım Yazılarında, Arman Salacrou’nun, “Durand Bulvarı” adlı oyununu Adalet Ağaoğlu’nun dilimize çevirdiğini, kardeşi Güner Sümer’in sahneye koyduğunu, oyunda diğer çok kıymetli oyuncuların dışında Fikret Hakan’ın da oynadığını öğreniyoruz. Yazarın da bilet alabilmek için gide gele AST’ın merdivenlerini aşındırdığı da…

Halk Oyuncuları Tiyatrosu’nun, ilk oyunlarının, Yaşar Kemal’in “Teneke” adlı oyunu olduğu, ikinci sezonda Tuncel Kurtiz’in de oynadığını…

Erkan Yücel’i…

Mengü’yü…

Orhan Kemal’e Saygı Haftasında, “72. Koğuş” ve “Eskici Dükkanı” oyunlarının AST’da sahnelendiği ve Orhan Kemal’in fuayede kitaplarını imzaladığını…

Ankara’da sayıları on beşleri bulan özel tiyatro olduğunu…

İstanbul’daki tiyatroların mutlaka turneye gelişleri…

Gördükleri ilgi…

Ankara seyircisi…

Kitapta yazarın hem genç hem olgun yaşlarında, Cahit Irgat’a özel ve hak edilmiş bir saygıyla yer verdiğini görüyoruz.

Yazar, önsöz niyetine okuru selamladığı, “MERHABA GÖKYÜZÜ” adlı yazısında, “Adını ne koyarım bilemiyorum ancak düşündüğüm, “Gökyüzü İnsanları” ya da “Gökyüzü Sanatçıları” “Sanatın Gökyüzü” de olabilir.” ifadesini kullanıyor.

Kitabı okuyup kapattığınızda gökyüzünde yüzlerce yıldızın tüm parlaklığıyla geçişini görebiliyorsunuz.

O dönemin oyuncularının çok az bir kısmı oyunculuğu bıraktı, birçoğu hem sahnede hem perdede yıldızlaşıp parladı. Ama çok emek verdiler çok bedel ödediler.

O tiyatro insanlarını da sahne gerisindeki tüm emek veren çalışanları da, onları, o yaşındaki heyecanla yeniden bize hatırlatan, tanıtan yazara da saygıyla selamlamak düşüyor bana.

 

                                                                                                             Güven Tunç

                                                                                             Sosyal hizmet uzmanı / Yazar

 

Bağlantıyı kopyala