Özer Akdemir’in “Karaburun Öyküleri” çıktı!
RÜZGÂRLI MİMAS UYANMAZSA… / KARABURUN ÖYKÜLERİ
Eline sinen nergis kokusunu uzun uzun içine çekti. Yüzü ışıdı yeniden. Bu ekmeğin kokusuydu. Bir yılın emeğinin boşa gitmeyeceğinin işaretiydi boynunu topraktan uzatan nergisler.
Deli bir poyraz esiyordu, Bozdağ’dan. Deli mi deli! İliklere işleyen, körpe fideleri üşüten bir poyraz. Sarı kareli poşusunu iyice doladı boynuna. Kafasına sardı, kulaklarını, başını örttü. Boynunu içine çekti biraz daha. Bu poyraz da yüzünü ışıttı. Nergis’in en sevdiği rüzgâr buydu işte.
Ege Denizi’nden Akdeniz’e “bir kısrak başı gibi uzanan” yarımadanın uç kısmıdır Karaburun. Üç yanı denizlerle çevrili ve dört bir yanı talan sofrasının ana yemeği olmuş günümüzde!
Geçtiğimiz yüzyılın sonuna kadar korsan yağmalarından nasibini almış, Osmanlı’nın baskısını iliklerine kadar duyumsamış, boşaltılmış, “eşikteki eşikte, beşikteki beşikte” fermanıyla kılıçtan geçirilmiş bu güzelim toprakların insanları, yüz yıllar sonra yine can derdindeler.
Yine “Huruç eyleme” zamanı geldi “Rüzgârlı Mimas”ın… Yıllardır, Karaburun’daki ekoloji mücadelesini takip eden Özer Akdemir’in kaleminden yarımada doğasının, insanının ve tüm canlılarının hüzünlü öyküsü…
Kekik, keçi sütü ve kan kokan toprakların yaşama savaşı…