Orhan Kemal’i Andık!
Orhan Kemal’i 55. ölüm yıldönümünde evinin önünde andık.
Anmaya çok sayıda yazar ve Orhan Kemal okurları katıldı. Konuşmayı, sendikamız 2. Başkanı Mustafa Köz, “Yine Orhan Kemalle birlikteyiz, bir kentin kültürel belleği yazarların, şairlerin, ressamların, heykeltıraşların, sinemacıların oluşturduklarıyla belirlenir. Onlar hem kendileri için hem de o toplumsal belleği, vicdani belleği oluşturmak için çabalarlar. Orhan Kemal’de bu toplumsal belleği diri tutmak ve vicdani belleği sürekli kılmak için bize öyküler, romanlar bıraktı.” Dedikten sonra sözü sendikamızın Genel Başkanı Adnan Özyalçıner’e verdi: “28 öykü ve romanı bu evde yazdı. Bu evin penceresinden bakan Cibali’yi anlattı. Orhan Kemal, hayata işçi olarak atılmış bir yazardır. Adana’dan İstanbul’a beş parasız geldiğinde, uzun yıllar yaşadığı Haliç kıyısındaki Cibali’de ahşap bir eve yerleşmiştir. Haliç kıyıları, İstanbul’un işçi mahalleleridir. Yoksul insanların yaşadığı, dar, loş sokakların bulunduğu Bizans kalıntısı yerlerdir. Tütüne giden kızlar, sabah karanlığı bu sokaklardan geçer. En büyük fabrikadan en derme çatma atölyeye kadar sanayi kesiminin büyük bir bölümü bu kıyıya yerleşmiştir. Kalafat yerleri buradadır. Odun, kömür depoları kıyı boyunca sıralanır. Meyva ve Sebze Hal’i biraz ötededir. Keresteciler, kum, çakıl depoları sırt sırta durur. Fabrikalarla atölyelerin bacalarından gece gündüz tüten dumandan sürekli sis içinde gibidir daracık sokaklar. Hızarların vınıltılı sesleriyle kalafat yerlerinden yansıyan tak tuklar gece gündüz bitmek tükenmek bilmez. Kum, kereste, odun kömür yüklü motorların iniltili patpatları, fabrikaların tiz düdükleri, Haliç vapurlarının boğuk sesleri birbirine karışır. Bu uğultu içinde yoldan geçen hurda otobüslerin tekmil vidaları laçkalaşmıştır. İşte büyük kentin bu yöresinde yaşamaya başlayan Orhan Kemal, bir yazı İşçisi olarak işçiliğini sürdürür. Artık yoksulların, parasızların, işsizlerin yazarıdır. Üstelik parasızlığı, yoksulluğu, İşsizliği yaratanların kimler olduğunu bilen ve onları karşısına alan bir yazardır,” dedi.
Sendikamız Genel Sekreteri Tahir Şilkan’da, Türkiye Yazarlar Sendikası, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası, PEN Yazarlar Derneği, Türkiye Yayıncılar Birliğiyle ortak yapılan açıklamayı okudu. Açıklama şöyle:
Kitapları, sanat yapıtlarıyla kültüre önemli katkılarda bulunan, halkı bilgilendiren, geleceğe hazırlayan, yazar ve sanatçıların hayatlarının bir döneminde yaşadığı evlerin korunması, kişisel eşyalarının, yazı-sanat gereçlerinin sergilendiği müzelere dönüştürülmesi ülke kültürünü geliştiren bir olgudur. Emekçi halkın yazarı Orhan Kemal’in Cibali’deki 12 yıl yaşadığı ev bu anlamda korunması gereken bir kültür mirasıdır. Cibali’deki ev ne tahtadan, ne tuğladan, ne taştandır. Cibali’deki ev, öyküden, romandan örülüdür. O evin çatısı öykülerle, romanlardan taşan sözcüklerle örtülüdür.
Cibali’deki ev dar bozuk kaldırımlı sokakların, tahtaları eskimiş, çürümeye yüz tutmuş, iki-üç katlı, her katı bir iki odalı Orhan Kemal’in bir romanına ad olan “Evlerden Biri” dir.
O evin bulunduğu sokağın kaldırımları, tütün işçilerinin ayak izleriyle döşelidir. Orhan Kemal’in Paris’teki arkadaşı Abidin Dino’ya yazdığı mektupta söylediği gibi o sokak, Cibali Tütün Fabrikası işçilerinin telaşlı adımlarla ekmek parası kazanmak için koşturduğu sokaktır.
Orhan Kemal’in mektubunda yazdığı gibi “Asıl haklı olan onlardır. Daha iyi bir dünyaya gittiğimiz inancımızı sağlayan o insanlardır”.
O ev, bayram günü Orhan Kemal’in “Kimlerle fotoğraf çektireceksin sorusuna?”, “işçilerle, çöpçülerle, meyhanecilerle, kahvecilerle” yanıtını verdiği sokaktaki evdir.
Cibali’deki ev Orhan Kemal’in Nâzım’la Üç Buçuk Yıl, Bereketli Topraklar Üzerinde, Suçlu, Devlet Kuşu, Dünya Evi, Vukuat Var, El Kızı, Küçücük, Hanımın Çiftliği, Eskici ve Oğulları, Gurbet Kuşları ve Kanlı Topraklar’ın içinde bulunduğu 28 kitabını yazdığı evdir.
Cibali’deki satışa çıkarılan bu ev, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından satın alınarak İBB Miras projesi içine dahil edilmeli, İstanbullulara kültür varlığı olarak armağan edilmelidir. Kazançlı çıkacak olan kültürümüzdür.”
Sonrası, Orhan Kemal’in oğlu Işık Öğütçü, ev ve babasıyla ilgili anılarını anlattı. Ve bu şehre bir Orhan Kemal Müzesi gerekli ve yakışır dedi.
Son olarak da Tiyatro Sanatçısı Mehmet Esatoğlu, yazar için yazdığı bir şiiri okudu.