Yeryüzünün tüm yazarları birleşin!
“Yeryüzünün tüm yazarları birleşin! Dünyaya egemen olan şiddet, sömürü düzenini ve bu zorba, yalancı, hırsız ve baskıcı politikacıları, iktidarları alaşağı edin!”
Uluslararası İstanbul TÜYAP Kitap Fuarı’ndan eve dönerken şu yukarıda kurduğum tümceyi tam 41 kez içimden yineledim. Çocukken benim dünya harikası anneannem söylerdi, çok istediğim bir şeyi 41 kez tekrarlarsam olurmuş. Fuar alanıyla kent merkezi arası yol iki saat sürdüğünden 41 değil, 1 milyon kez söylesem de fayda etmeyeceğini bile bile tekrarladım.
FUARDA BİR GÜN
Kitap fuarı özellikle 80 sonrası o faşist dönemde bizler için eşi bulunmaz bir vahaydı. Halen de öyle. Yayınevlerinin stantları, birbirini izleyen paneller, konuşmalar, dolup boşalan salonlar, her stantta yazarlar, her yaştan meraklı okurlar… İmza isteyenler, kitap alanlar, kitapları seyredenler, fotoğraf çektirmek için gelenler… Dinmeyen bir telaş. Sivil toplum kuruluşlarının minik bölmelerinde “N’olacak bu memleketin hali” tartışmaları, üst katta açılan Lütfi Özgünaydın’ın fotoğraflarıyla sözcüklerin harmanlandığı harika sergi… Daha neler neler.
Sosyal medya milletin elinden düşmezken, kâğıt gereksinimini karşılayan SEKA kapatılmışken, mürekkepten kâğıda dışa bağımlı yayıncılık sektörü bu enflasyonla darbe üzerine darbe yerken, kitabevleri teker teker kapanırken, yoksulluk hızla artarken… Bunlar olurken ülkede hâlâ kitap üretilmesi adeta bir mucize. İşte fuarda en çok bu mucize göze çarpıyordu!
Fuarda geçirdiğim bir günün benim için birkaç mutluluğu vardı. “O Güzel İnsanlar”, “O Büyülü İnsanlar”dan sonra yeni kitabım “O Çılgın İnsanlar”ın son anda fuara yetiştirilmesi. (Teşekkürler İnkılap Yayınları.) PEN Yazarlar Derneği’nin standında dostlarla buluşmak; Müren Beykan, Haydar Ergülen, Halil İbrahim Özcan, Turgay Fişekçi’nin katılımıyla, aydınlatıcı “Çocuk ve Edebiyat” PEN panelini yönetmek ve sonunda bu yılın onur yazarı Yalvaç Ural’a armağan sunmak… Okurlarla sarmaş dolaş olmak…
TYS 50 YAŞINDA
41. kez tekrarlanan bu fuarın bir özelliği de Türkiye Yazarlar Sendikası’nın 50. yıldönümünü kutlamasıydı.1974’te askeri muhtıranın yol açtığı baskıcı dönemde kurulmuştu. Askeri vesayetin yerini sivil baskıya, zulme bırakacağını henüz bilmediğimiz bir dönemdi.
Sendikamızın geçirdiği tüm aşamaları izlemiş biri olarak yayımladıkları “Düşüncenin Soyağacı 1971-2024” adlı belgelerle dolu kitabı bütün bir gece elimden bırakamadım. Başta tüm yazarlar, sonra tüm okurlar edinmeli. Özellikle de gençler!
TYS Başkanı Adnan Özyalçıner’in de vurguladığı gibi bu kitapta 50 yıldır topluma, insana yaşatılan baskıları ve buna karşı mücadeleyi görüyoruz. “Çünkü edebiyat sanat sağaltıcıdır. İnsanın mutlu yaşamasını, yaşatılmasını amaçlar.”
ANIT ÜYELER
Rastlantı bu ya benim fuarda olduğum gün TYS’nin 50. yıl kutlamaları kapsamında üç aydın kadını “anıt üye” seçmesiyle ilgili bir toplantısı vardı.
“Ülkemizin kültürel ve yazınsal birikimine katkılarından ötürü, felsefeci İoanna Kuçuradi, iletişim bilimci Nermin Abadan Unat ve Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ’ı anıt üye yapmanın kıvancını yaşıyoruz” derken sadece bugüne değil geleceğe de katkılarını vurguladılar:
“Onları sendikamızın anıt yazarı saymamız, onları yanımızda görmemiz 50. yılımızda bizleri savaşımda daha da dirençli kılacaktır.”
BİR TELEFON
Kitap fuarını geride bırakıp eve dönerken bu yazının başındaki tümceyi tekrarlıyordum ki telefonum çaldı. Arayan San Fransisco’dan Joan Baez’di. Amerikan seçimleri sonuçlandıktan sonra ne halde olduğunu tahmin edebilirsiniz! Uzun uzun dertleştik. (Başım derde girmesin diye konuştuklarımızı kendime saklıyorum!)
“Yaşamak için mücadele etmek”, “Yaşamak için okumak”, “Yaşamak için yazmak” diyerek telefonu kapadık.
Gericiliğe, karanlığa, dünyaya egemen olan yozlaşmaya ve şiddete karşın yaşayabilmek için…
Zeynep ORAL
Not: 09 Kasım 2024 tarihli cumhuriyet gazetesinden alınmıştır.